Galip devletler Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzaladıkları sözleşme şartlarına uymayarak, Anadolu’daki Osmanlı topraklarına asker çıkartmaya başladılar. İngiliz ve Fransız güçleri İstanbul’u, Yunan güçleri de İzmir’den başlayarak Polatlı yakınlarına kadar olan Müslüman topraklarını işgale kalkıştılar. Mustafa Kemal (Atatürk’ün) liderliğinde örgütlenen Türk kuvvetleri bu işgallere son verdirler. Büyük Taarruz sonunda İzmir’e girmeyi başaran Türk ordusunun önü sıra Yunan ordusu ve onlarla iş birliği yapmış olan Hristiyan ahali kaçışırlar. Bir Hıristiyan evindeki patlama yangına dönüşür ve ardından çevredeki bütün Ermeni evlerinde saklanmata olan cephaneler patlar ve yangın her tarafı sarar. Yunan ve Ermeni kaynakları bu yangını şehre giren Türk kuvvetlerinin başlattığını iddia ederler. Ama gerçekte Türklere kömürden başka birşey vermek istemeyen Ermeni ve Yunanlıları suçlayan deliller kuvvetlidir.
Bugün Gazetesinin 3 Nisan 2010 Haberi:
Prof. Dr. Kemal Çiçek’in araştırmasına gore, dönemin Askeri Valisi Kazım Paşa’nın yürüttüğü soruşturma sonucunda yangını çıkardıkları gerekçesiyle
22 Ermeni tutuklanmış ve bu kişiler yangını çıkardıklarını itiraf etmişler.
İzmir Metropoliti Hristomos'un kiliselerde yaptığı konuşmalarda da ''İzmir'i yakmanın dinîbir borç olduğunu ve servetin Türklere bırakılmaması'' yönünde ifadelerinin bulunduğunu belirten Kemal Çiçek, ayrıca bu ifadenin Atatürk'ün, Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal (Tengirşenk) Bey'e çektiği 17 Eylül 1922 tarihli bir telgrafta da ifade edildiğini söyledi.
Çiçek, ''O dönemde İzmir'de bulunan eğitimci Alexander Maclachlan var. Yangına bizzat şahit oluyor. İzmir Enternasyonal Kolejinin Müdürü, çok önemli bir şey söylüyor ve bunu da başka hiç kimse demiyor. 'Yangını Türk askeri kıyafeti giymiş, tebdili kıyafet yapmış Ermeniler yaptı' diyor. Başka kimsede yok bu bilgi. Bu bilgiyi de 25 Eylül 1922 tarihli İngiliz The Times Gazetesine gönderiyor'' dedi.
O dönemde İzmir Yangın Departmanı Şefi olan Paul Grescovich'in de Ermenilerin terk ettiği mahallerde benzine bulaştırılmış kumaş parçaları, halılar bulduğunu söylediğini ve ''bu da Ermenilerin yaktığını gösteriyor'' dediğini de ifade eden Çiçek, ''Kendisine, 'bazı yardım kuruluşu ve misyonerler Türk askerlerinin de binaları yaktığını görmüşler' diyorlar. Şef, yangın söndürmenin yöntemlerinden birinin de yangının daha büyük alanlara sıçramasını önlemek için bazı yerleri yakmak ve oraları boşaltmak olduğunu söylüyor. 'Bunu yaparız, Türkler bunu yaptı' diyor'' bilgisini verdi.