http://mbmerki.blogspot.com.tr/2012/03/ermeni-resmi-belgelerinde-ermeni.html
Takma adı Murad, Hamparsum Boyacıyan (bir zamanlar Osmanlı Parlamentosunda Mebus idi) söyledikleri: “Bütün Türk çocukları da öldürülmelidir, çünkü onlar Ermeni Milletinin önünde bir engeldir.” – KAYNAK: Mikael Varandian, “History of Dashnaksutiun” başka adı “History of the A.R.F. Federation” Paris, 1932 ve Kahire 1950.
A. Lalayan, Revolutsionniy Vostok, No: 2-3, Moskova, 1936, Richard Hovannissian’dan alınmış, Armenia on the Road to Independence, Berkeley, 1967, S. 41-42, ayrıca 1918 yılında, SSCB Bilimler Akademisi Tarih organı İstroriçeskie Zapiski dergisinin 2. Sayısında yayınlanan tüyler ürpertici Taşnak raporunda, Bir Taşnak subayı, 1920 yıında Beyazıt-Vaaram bölgesinden yazdığı raporunda yapılan uygulamaları övünerek anlatmaktadır: “Basar Geçar’daki Müslüman nüfusu, münkün olan her yöntemle öldürdüm. Ancak, bunun için harcanan kurşuna yazıktır. En iyi yöntem, benim yaptığım gibi, bütün bu köpekleri toplayıp kuyulara atmak ve üzerlerine kocaman ağır taşlar yuvarlamaktır. Bütün kadın, erkek ve çocukları bir araya toplayıp, üzerlerine büyük kayalar fırlattım. Bunların dünya yüzünde kalmasına müsaade edilmemeli.”
John Roy Carlson adını kullanan Arto Derunyan Armenian Affairs Magazine, Kış Sayısı, 1949-1950, S. 19’daki dipnot. (Derunyan’ın adı Avedis idi. Arthur sıklıkla kullandığı takma isimdi. Yazdığı “Undercover” 1944’de en çok satanlar listesine girmiş): “Tarihte, Rusya Ermenistan’ında ve Doğu Anadolu’daki Müslümanların başına gelmiştir – 2,5 milyon Müslüman Ermeniler tarafından, tahayyül edilebilecek en vahşi yöntemlerle yok edilmiştir. İnsanoğlunun bu tür davranışları yapabilecek kadar alçaldığını düşünmek kalbimizi daraltabilir, ama 2,5 milyon Müslümanın Ermenilerin elinde katledildiği gerçeği saklanamaz. Ermeni Generali “kasap” Dro, 1914-1920’de Müslümanlara Ermenilerin uyguladığı bu soykırımın mimarıdır.
Agop Zahoryan, Voices of Agonies, London, Yeni Basım 1954, S.91: “Biz, 1914-1920 yıllarında, 2,5 milyon Müslüman halka Ermenilerin uyguladığı soykırım suçunu hiçbir zaman inkâr etmedik.”
Aslen Ermeni olup İslamiyeti kabul ettikten sonra Hacı Osman Gemicioğlu adını alan kişinin, kendisinin şahidi olduğu 1915 Zeve katliamları hakkında Hüseyin Çelik’e naklettikleri:
“Zeve’ye vardığımızda, köyde ceset kokusundan geçilmiyordu. Sanki burnumuzun direği düşecek gibiydi… Her tarafta cesetler saçılıydı. Bir evin eşiğinde çok tuhaf bir manzarayla karşılaştık: evi Müslümanlarla doldurup, ateşe vermişlerdi. O kadar çok vücut yanmıştı ki, insanların vücudundan akan yağ, eşikten aşağıya akıp kapının önünde göllenmişti. Sanki yağlar bir nehir olup akarak yükselmişti ve sonradan geri çekilmişti. Yağ tabakası hala tazeydi. Bütün köy mahvolmuştu. Bunu kendi gözlerimle gördüm ve hiç unutamayacağım. Aynı şeyi, Çarpanak Adasındaki Müslümanlara da yaptıklarını duyduk. Onu da bana sonradan Ermeniler anlattı; kendim görmedim.”
Ohanus Apressian Men Are Like That, 1926 kitabında Bir Ermeni Silahşörünün 1919’daki Anılarını anlatırken: “Türklerin kaçmasına yarayacak yolları ve dağ geçitlerini kapattık ve ondan sonra yok etme işine başladık.”
Narek Mesropian, Golos Armenii adında Ermenistan’daki Rusça bir derginin 5 Ağustos 1997 sayısında, Ermeni ve Yahudi toplumları arasındaki çekişmeyi anlatırken: “Türklerden nefret etmek bizim kanımıza işlemişti. Halbuki biz Bulgarlar ve Yunanlılardan da nefret ederiz. Araplar da kendi hesaplarına Türklerden yana değiller ve onlardaki nefretin seviyesi de yükselmekte.”
ABD’de yayınlanan Gochnak adlı bir Ermeni gazetesinin 24 Mayıs 1915 sayısında, Van’daki Türk halkını katledişlerini iftiharla anlatan bir doküman: “Van’da sadece 1,500 Türk kaldı.”
Kapriel Serope Papazian, Patriotism Perverted, Boston Baker Press, 1934, S.38: “Binlerce Ermeni, dünyanın dört bir yanından, Antranik, Kery, Dro ve benzeri meşhur savaşçıların standartlarına koştular. Ermeni gönüllü birlikleri 1914-15-16 yıllarında, Rus Ordusuna, kıymetli hizmetler sundular.”
Amiral Mark Bristol’ün 24 Eylül 1920 tarihinde Bradley’e gönderdiği mektuptan, (genel yazışmaları, Kutu No: 32): “Birinci el kaynaklardan aldığım bilgilere göre Ermeniler tamamen korumasız Tartar (Kafkaslardaki Müslüman) köylerine top atışıyla saldırdılar ve ahalisini katledip köyü talan ettikten sonra yaktılar.”
F. Kazemzadeh, The Struggle for Transcaucasia, New York, 1951, S. 69’da Ermenilerin 1918’deki Azerbaycan Türklerine 30 Mart – 1 Nisan 1918 arasında uyguladığı vahşeti anlatıyor: “Ermenilerin bu üç gün süren vahşeti, tarihe ‘Mart Olayları’ diye geçmiştir. Binlerce Müslüman – yaşlı demeden, kadın, çocuk demeden hayatlarını kaybettiler.” Vladimir Lenin, bu aynı üç gün içinde Azerbaycan’ın her yanında süren vahşet olaylarının baş mimarının Komiser S. Shaumyan olduğunu ve “Bakû’yü Ermenilerin bir ölüm sahasına çevirdiğini” söyler. Prof. Justin McCarthy, Ölüm ve Sürgün’de, sadece Bakû’de 8,000-12,000 Müslüman’ın öldürüldüğünü yazmış.
Üçüncü Ordu komutanının Başkumandana gönderdiği 19 Mart 1918 tarihli resmi telgraf (ATASE Arşivi No: 4-36-71. D. 231. G. K.2820. Dos, A-69, Fih.3): “Ordumuz yetişene kadar Erzurum’da Ermeniler tarafından sayısız katliamlar gerçeklerştirilmiş… (General Odişelize’nin buradan ayrılmasından sonra) 2,127 Müslümanın cesetleri Erzurum’un ortasında saçılı vaziyetteydi. Bunların hepsi erkekti. Ölülerin vücutlarında balta, süngü ve kurşun izleri var. Ciğerleri vücutlarının dışına çıkarılmış ve gözlerine keskin kazıklar çakılmış vaziyetteler. Şehrin etrafı da ceset dolu.”
W.E.D. Allen ve Paul Muratoff, Caucasian Battlefields, Cambridge University Press, 1953, S. 481: “Ermeniler (Tartarları ihtilal yanlısı sayan) Kızıllar’dan destek buldukça, savaşı derhal Tartar nüfusunun kırılmasına dönüştürdü.”
Mikael Kaprilian, Ermeni İsyan Liderinin Yerevan’da Söyledikleri: “Ermeniler Rusya Ermenistanındaki tüm Müslümanları yok etti, çünkü Müslümanlar Taşnak liderleri tarafından aşağı ırk olarak görülüyordu.”
Sahak Melkonyan, Preserving the Armenian Purity, 1920: “Sovyet Ermenistanında bugün bir tane bile Türk kalmamıştır.”
General Bronsart von Schellendorf, Deutsche Allgemaine Zeitung, 24 Temmuz 1921: “Eli silah tutan tüm Müslümanlar cephede olduğu için, Ermenilerin savunmasız halka korkunç katliamlar uygulaması kolay oldu. Ermeniler sadece, Rusların ön saflarını felce uğrattığı Doğu Ordusunun kenarlarına ve arkalarına hücum etmekle yetinmiyordu, bölgenin Müslüman ahalisini de kırıp geçiriyordu.”
Henry Morgnethau, Ambassador Morgenthau’s Story, Doubleday, Page&Co, Garden City, NY, 1918, S. 301’den: “. . . Demek ki 1915’in başlarında, her Türk şehrinde fedayi olarak yetiştirilmiş, tüfek, tabanca gibi savunma silahlarıyla donatılmış binlerce Ermeni vardı. Van’daki operasyon, bu adamların silahlarını kullanma becerisini bir kez daha ispatladı.”
Britanya’nın Konsolos Yardımcısı Williams’ın 4 Mart 1914’de Van’dan yazdıkları (British Blue book No: 8 1896, S. 108): “Taşnaklarla Hınçaklar, kendi milletleri arasında korku saldılar, Müslümanları da hırsızlıkları ve delilikleriyle tahrik ettiler ve reform gayretlerinin hepsinin önünü kestiler. Anadolu’da ortaya çıkan tüm olayların sorumlusu Ermeni İsyancı grupların işlediği cinayetlerdir.”
Lord Warkworth’un Van’a seyahat ettikten sonra yazdıkları (William Langer, The Diplomacy of Imperialism): “İngiltere’de oturup da Ermenilerin özgürlük mücadelesi verdiğini zannederek onların amaçlarına sempatisini en tiz perdeden seslendirenler, gerçekte bir avuç çılgının kullandığı acımasız terörist yöntemlerini ve şantajlarını tahayyül edemezler. Bu maceraperestler, kendi güvenliklerini sağladıkları derecede, başkalarının hayatını tehlikeye sokmaktalar. Bunlar, tamamen ümitsizce bir komplo ile, kendilerinden yana olmayan ırkdaşlarını da iş birliğine razı etmiş görünüyorlar.