Loading...

Fotoğraf imalatıyla Osmanlı Memurlarının Merhametsiz Davrandığı İftirası

 

“Aç Ermeni çocuklarına ekmek parçası göstererek işkenceye tabi tutan Türk Devlet Memuru” adlı bu fotoğraf, Donald Bloxham’ın The Great Game of Genocide- Imperialism, Nationalism and the Destruction of the Ottoman Armenians [Büyük Soykırım Oyunu– Emperyalizm, Milliyetçilik ve Osmanlı Ermenilerinin Yıkımı], Oxford University Press, 2005 kitabında yayınlanmıştır.  Aslında, fotoğraf sahtedir ve birkaç fotoğrafın montajıdır…” Bu fotoğrafın Gerard Chaliand ve Yves Ternon’un (1980‘de yayınlanan) Les Genocide des Armeniens adlı kitabında da kullanıldığı anlaşılıyor.

 

Bu fotomontaj, Ankara’daki Bilkent Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesinde öğretim üyesi olan Profesör Jeremy Salt tarafından Eurasia Critic dergisinin Ocak 2010 sayısında “Forging the past: OUP and the Armenian Question” makalesinde ve 29 Ocak 2010’da London School of Economics’deki “Türk-Ermeni İlişkileri” adlı sunumda, açıklanmıştır. Kendisi, Imperialism, Evangelism and the Ottoman Armenians 1878-1896, London: Frank Cass, 1993 ve Unmaking of the Middle East – A history of Western Disorder in Arab Lands, Berkeley: University of California Press, 2008 adlı kitapların yazarıdır.

 

 

Profesör Salt’ın analttığına göre: “…(fotoğraf hakkında) şüpheler arttığında, Ankara’daki bir fotoğraf uzmanına götürüldü. Uzman, fotoğrafın niteliği ve konusu hakkında bilhassa bilgilendirilmedi.  Uzman, fotoğrafı teşkil eden küçük piksel noktalarını iyice görebilmek için onu 2400 kere büyüttü. Öyle ki noktalar artı işareti gibi gözükmeye başladılar. Bu ‘fotoğraf’ın bir adet fotoğraf değil, birden fazla fotoğrafın parça parça eklenmesinden ortaya çıkan bir fotoğraf çorbası olduğunu anlamak için uzmana on dakika kâfi gelmişti.”

 

“Olayın teknik çözümü piksel hücrelerinde gizliydi. Eğer fotoğraf hakiki olsaydı, bunlar homojen bir şekilde dağılmış olacaklardı, fakat öyle değildi.  Hepsi başka yönlere dağılmışlardı. Öyle ki, uzman, odaktaki adamın sağ kolunun, vücuduna bağlı değilmiş gibi bir görüntü verdiğini fark etti.  Kol, sanki başka bir yerden gelmiş gibi idi. Sağ bacağı ise, sanki tamamen ortadan kaybolmuştu.  Memurun sağ yanında yerde oturan çocuk hiçbir şey tutmuyordu. Sahtekâr fotomontajcı, kopya olarak kullandığı fotoğraf kâğıdını parmaklar civarında keserken pek dikkat etmemişti.”

 

Fotoğrafta gösterilen adam, aslında 'Türk Devlet Memuru' olamazdı zira fotoğrafın çekildiği zamanda (yani Birinci Dünya Savaşı esnasında ya da hemen sonra) Türkiye diye bir devlet yoktu. Benzer şekilde ‘Türk Askerleri’ başlığı, başka bir fotoğrafta da kullanılmıştı.

 

En sonunda, fotoğrafın ne olduğu söylendiğinde, uzman zaten açıkça görülen hakikati anlattı: “Hiçbir Osmanlı sivil devlet memuru önü açık ceket ile yakalı ve kravatlı gömlek giymezdi. Memurlar, boğazına kadar düğmeli yakasız gömlek giyerlerdi.  Neredeyse her zaman (fotoğraf için mutlaka) fes giyerlerdi ve zaten o yıllarda fotoğraf çekimi çok uzun sürdüğü için bir Osmanlı Memurunun böyle bir poz vermiş olması imkânsızdı.”

 

 

Fotoğrafın sahteliği Oxford University Press’e bildirildiğinde ne oldu dersiniz?

 

Kitabın satılmamış olanları raflardan toplatıldı ve kitap yeniden basıldı.  Ama o fotoğraf yerinde duruyordu.  Sadece altına bir not düşülmüştü: Bu fotoğrafın gerçekliğinden şüphe duyulmaktadır.”  Sadece bu kadarcık bir not!

 

Acaba iftira atılanlar Müslüman Türk milleti yerine Hristiyan bir Batı’lı halk olsaydı, bu haksızlık aynı sessizlikle mi geçiştirilirdi?

 

Gelişmekte olan ülke vatandaşlarının gıpta ile baktığı ‘Batı Medeniyeti’nin bu tür çifte standartlı yaklaşımı, bazılarımızı insanlığın geleceğinden ümitsizliğe düşürüyor.