Türkler 4. Yüzyılda gelip yerleştikleri Doğu Avrupa’da yaşamakta olan farklı kültürden insanları yok etmeden, hep birlikte yaşamayı seçmişler ve onları da korumuşlardır.
Osmanlılar işgal ettikleri yerlerdeki halkların kültürlerini, farklı dillerini ve farklı dinlerini korumalarına müsaade ettiler. Ancak, bu iyi niyetlerinin zararını gördüler. Assimile etmedikleri bu halklar, milliyetçilik akımına kapıldığında, sadece yönetici devleti devirmekle yetinmeyip, masum halkı da yok etmek yolunu seçtiler.
Birinci Dünya Harbi yıllarında 5 milyon Türk’ün öldüğü saldırılardan, sağ kalabilenler ise koruma altında değil, kaçarak kurtulabilmişlerdir. Haydarpaşa Limanında çekilmiş fotoğraf onların durumunu gözler önüne sermektedir. Bu masum insanlar yaşamlarını, senelerce karda kışta, İstanbul’un sokak kenarlarında sürdürmek zorunda kaldılar.
Yunan kaynaklarına göre, 1821 Yunan isyanı öncesinde, bağımsızlık kazananan topraklardaki Türklerin sayısı 938,765 idi. Yunanistan kurulduktan sonra, o topraklardaki Türk sayısı 752,077’ye düştü. Bu kayıp 200,000 Türk’den hiç kimse söz etmedi. Aynı zaman diliminde Avrupa’da 5-10 bin kişinin kaybından çok bahsediliyor, ama Türklerden hiç söz edilmedi. Mora Türkleri yok olmuş. Tarih sahnesinden kaybolmuş. Mora’da numunelik Türk kalmamış ne bir mezar taşı ne bir Türk eseri… Osmanlıca, Arapça yazan ne varsa, yok edilmiş.
Osmanlı’dan ilk kopan ulus devlet Yunanistan oluyor. 1821 Yunan isyanı sonrasında, Rusya-İngiltere-Fransa’nın uğraşıları ile birlikte (Balkanlar ve Göç, S. 71-99’da Ali Fuat Örenç’in “Yunanistan’ın Bağımsızlığı Sonrası ilk Türk Muhacirlerin Sorunları” makalesinde belirtildiği gibi) Mısır Hidivi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın zamansız isyanı neticesinde Mısır güçlerinin Kütahya’ya kadar dayanmalarıyla, sadece Mora yarımadası çevresinde bağımsız Yunan devleti kuruldu.
Sultan Mahmut, bir gün önce vatandaşlarım diye hitap etiği Rumlara, ertesi gün Yunan Devleti vatandaşları diye hitap etmek zorunda kalıyor. Mora’dan, Anadolu’ya kaçabilen 20,000-25,000 arasında bir Türk nüfus var. Bu kaçabilenler acılar yaşamış. O sırada Anadolu’da Osmanlı tebaası olan pek çok Rum – Yunanlı da bulunmakta. İsyanbul’da yüzbinlerce Rum var. Kayseri’de Rumlar var. Müslümanlar kızıp, Osmanlı’nın içindeki bu Rumların üstüne çullanır diye halktan Mora’da Müslümanların katledildiği haberini saklıyorlar. Ama Osmanlı Devleti’nin iyi niyeti, ileriki yıllarda, ulus devlet kurmaya kalkışan bütün Balkan milletlerinin masum Türk halkını katletmesiyle karşılık bulmuş. Bu halkın da kaçarak sığındığı Anadolu’da yaşayanlar arasında, azınlık halk isyana kalkıştığında kendilerinin hunharca katledileceği algısı yer etmiş.
Yunanistan 1829’da özerklik kazanıyor; bu da bir sonraki aşamada sizden koparılacak demektir. Bir yıl sonra Osmanlı’nın zayıflığından yararlanılarak sınırları tekrar büyütülüyor. Yunanistan’ın sınırları, masa başında üç kez büyütülmüş. Sınırlar dalga geçerek çiziliyor. Cunning adındaki İngiliz Büyük Elçisi “Siz haritadan anlamazsınız diyerek haritada çizgiyi bir ileri bir geri getiriyor. 1832’de orada yaşayan Müslümanlar orada yaşıyorken, masa başında sınırları tekrar büyütülüyor. Türkler o topraklardan da gidecek.
Yunan Krallığı, 1877-78 Rus Savaşları ve Balkan Savaşları sırasında Türk nüfusun zararına sınırlarını genişletmeye devam etti.