Loading...

301. Madde

Türkler yüzlerce yıllık devlet geleneğiyle yetişmiş bir millet.  Son yüz yıldır da evrensel yasalarla yönetilen demokratik bir Cumhuriyeti var.  Fakat Ermenilerin böyle bir geleneği yok.  1071’de Bizans yönetimine başkaldırıp o zamanki Bizans topraklarının istilacısı Türklerle iş birliği yapmışlar.  Devran dönmüş, Birinci Dünya Savaşı sırasında da Osmanlı topraklarını istilâ etmekte olan Rusya, İngiltere ve Fransa gibi devletlerle iş birliği yapıp işgalci orduların saflarında savaşan silahşorlarının yanı sıra, cephe gerisinde, komşuları olan masum Türk köylülerine karşı da ırkçı bir anlayışla vahşi saldırılara girişmişler.

 

Son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 301. Maddesi çok tartışma konusu oldu.  Buna karşı cephe alan Ermeni tezi savunucularının su yüzünde bir yönetimi yasası yok, ama TC’nin 301. Maddesinden çok daha katı ve halkları tarafından içselleştirilmiş ırksal bir Türk nefreti olduğu muhakkak.  Sadece onlarınkinin ismi yok, resmî adı yok.

 

Ermeni kimliğini yaymak amacını güdüyor maskesi altında su altından çalışan uluslararası örgüt(ler), Türk diplomatları 15 yıl süren bir terör örgütlenmesiyle dünya başkentlerinde vuruluyorken, küçük çocukları otobüslere doldurup mahkeme salonlarında masumiyet gösterisi yaptırmadılar mı?  Bayağı yüklü para bağışlarıyla, katilleri savunacak avukatlar tutmadılar mı?  SSCB’nin dağılmasıyla ortaya çıkan Ermenistan Cumhuriyeti bu katillere ev sahipliği yapmakta, onlara ev tahsis edip, hükümette yüksek mevkiler verip halkın bağrına basıyor.  Yakın zamanda Talat Paşa’nın katili Sogomon Tehlirian için Ermenistan’da bir anıt heykel dikildi. Ama o devlet henüz SSCB yönetimi altındayken de bunu yer altı örgütleri ABD ve Kanada dahil bütün ülkelerde yaptı.

 

Bu yer altı Ermeni tedhişçilerin evrensel anlayış haline gelmesini arzuladıkları tezlerin aksini ispat eden akademisyenlerin ders verdiği sınıflarda tedhiş uygulamadılar mı, evlerini yakmadılar mı?  Günümüzde bile Türkleri haklı gösteren verilere ulaşmış olan tarafsız profesörlerin aylarca önceden programlanmış konferanslarını gerek oy potansiyellerini kullanarak gerekse tehdit yoluyla iptal ettirmiyorlar mı?

 

Doğu Perinçek’e karşı İsviçre ve Fransa gibi ülkelerin parlamentolarını manipüle ederek, karşı görüş sunmasına set çekmek için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararına karşı temyiz mahkemesi açmalarını temin etmediler mi?  Hattâ o temyiz mahkemesinden de Türklerin ‘özgür düşüncesini’ açıklayabilmesi yönünde çıkan kararı bile kendi lehlerinde bir karar çıkmış gibi lanse etmediler mi?

 

ABD’de yaşayan Ermeniler, 1970’lerden beri çocuklarının beynini yıkanması için yaz kampları örgütlemediler mi?  Henüz okul çağına gelmemiş çocuklara Kilise okullarında beyin yıkayarak Türk nefreti aşılamıyorlar mı?

 

Bütün bu yapılanlar TC’nin 301. Maddesinin kat kat fevkinde ve gayet başarılı bir organizasyonun ürünüdür.  Irkçı nefret üreten, dünya çapında her milletin geniş tabanına hızla yayılmakta olan çok tehlikeli bir örnek model halini almıştır.  100 sene önce vuku bulmuş olaylar hakkında hiçbir araştırma yapmamış ve konunun tarafı olmayan ülke politikacıları bile ün kazanmak arzusuyla bu konuda bir söylevle öne çıkabilmekteler.

 

‘Ermeni Soykırımı’ Amerika ve Fransa gibi ülkelerin lise seviyesindeki ders kitaplarında sanki gerçekmiş gibi yer almakta, dünya çapında Türk karşıtı bir gençlik yetiştirilmektedir.  Konu hakkında bilgiye dayanan itirazlarda bulunan bazı Türk çocukları okul yönetimi kararıyla daha 2009 yılında okullarından uzaklaştırılmadı mı?

 

Türk karşıtı Ermeni propagandası o kadar güçlü ki, Türkiye’de yaşayan Türkler arasında bile yayıldı.  Ün kazanabilmek arzusuyla kısa yoldan ‘aydın’ payesi kapmanın yolunu, Ermeni iddialarını savunmak ve Türk karşıtlığı yapmakta bulan tahsilli(!) kişiler görmekteyiz.

 

Ermenilerin 50 senedir müptelası olduğu Türk karşıtı ırkçı nefret karşısında gerçek belgeler ışığında bile olsa savunmaya kalkışan tek-tük Türk vatandaşına, 1970’lerden beri ‘faşist Türk milliyetçisi’ yaftası yapıştırılmaktadır.  Ermenilerin yer altı örgütü ne kadar güçlüdür ki, Türkiye Cumhuriyeti devleti bile bunun karşısında güçlü bir savunma yürütememiştir.

 

Ermenicilik yanında Madde 301 hiç kalıyor.  Asıl tehlike ile mücadele edilmelidir.

 

Ermenilerin Türk halkına ettiği eziyeti ağzına almayanların, birkaç fırsatçının rol aldığı 6-7 Eylül olaylarını öne sürerek Türk halkının tamamını kötü milletmiş gibi boyamaları kendi aşağılık komplekslerinden ileri gelmiyorsa, gizli Ermeni ajanı olmalarından kaynaklanıyor olabilir mi?  Holokast sırasında Yahudilere yardım elini uzatan Türk Devlet yetkililerinden söz etmeyip, sadece Struma faciasının arkasına saklanarak Türk halkının tarihini karalayanların art düşünce sahibi oldukları şüphe götürmez.

 

Kendisini sevmeyen insanlar, başkalarını da sevemezler.  Türk halkının hoş görüsü tarihi bilmeyen cahil halk karşısında bile saklanamaz bir gerçektir.  Ermenilerin de bilinçlenip, kendi varlıklarını eritmekte olan ırkçılık girdabından bir an önce kurtulması gerekir ki, kendi acılarını yalayacak tek güç olan Türk halkına bir an önce sarılabilsin.  Emperyalist devletlerin kendi güncel politikaları icabı Ermenilerin önüne kemik atar gibi, onlara yutturulmakta olan ‘soykırım’ tezini kullanmasından sakınmaları ve onların maşası olmayı bırakarak nefret propagandası yaymak yerine paralarını taze kurulan Ermenistan Cumhuriyeti’ni kalkındırmaya harcamaya başlamalılar.