Loading...

Arshag K. Schmavonian

Arshag K. Schmavonian

Kitabın yazılmasında önemli katkıları bulunan diğer kişi: Arshag K. Schmavonian’dı.  Büyükelçi Henry Morgenthau mektuplarında ona “Sevgili Schmavonian” diye hitabediyor, o ise Morgenthau’ya yolladığı mektuplarına “Değerli Şefim” diye başlıyordu.  Büyükelçi Morgenthau Amerika’ya döndükten sonra bir söylevinde şöyle demişti:

“Amerikan Elçisi olarak İstanbul’da göreve başladığımda her türlü iş için en güvenilir bulduğum kişi Ermeni asıllı Arshak (Schmavonian) oldu.  Amerikan Elçiliğinde 16 senedir gönülden çalışmıştı ve Türk otoriteleri tarafından el üstünde tutuluyordu.  Sekreterim Andonyan da bir Ermeni idi.  Bu ikisi vasıtasıyla, Ermeni papazlarıyla, vatanseverleriyle ve profesörleriyle tanıştım.  Onlar sayesinde, birçok Ermeniye sadece saygı duymakla kalmayıp, onları sevmek ve hayran olmaya başladım.”

 

Bu dostluk Türkiye’deki görev sona erdikten sonra da devam etti.  Schmavonian 1918 yılında Washington D.C.’de Amerikan Hükümetinin ‘özel danışmanı’ görevini yüklendi.

Henry Morgenthau onun Ocak 1922’deki ölümü üzerine yaptığı konuşmada şunları söylemiştir:

“…O hoş bir yoldaştı ve bulunduğu her ortama zarafet katardı.  Amerikan Hükümetine, İstanbul’daki bütün Büyükelçilere, misyonerlik çıkarlarına, Amerikan ticari şirketlerine ve Türkiye’deki Yahudi halkına olan hizmeti eşsizdi.

…Annesine, görevine ve kendi milleti olan Ermenilere her zaman sonuna kadar sadık kalmıştır.

Amerika Birleşik Devletleri en güvenilir hizmetkârlarından birini kaybetmiştir - ben de en kıymetli arkadaşlarımdan birini… ”

 

 

Morgenthau’nun 1918’de yazılan Hikâye Kitabı ile günlüğüne not aldığı anıları ve dostlarına yolladığı mektuplarında yazdıkları arasındaki farklılıklar Heath Lowry’nin araştırma kitabında listelenmiştir.  Şükrü Server Aya’nın Preposterous Paradoxes of Ambassador Morgenthau [Büyükelçi Morgnathau’nun akıl dışı çelişkileri], 2013 kitabı da bütün haksızlıklara hasredilmiştir.

 

Talat Paşa’yla yaptığı konuşmaları üç yıl sonra yayınlanan hikâye kitabında, günü gününe not aldığı anı defterine yazılandan farklı olarak aksedilmiş.  Biraz da Burton Hendrick’in etkileyici yazı stili fark yaratıyor.  Bazı sözler bir ay sonra veya bir ay önceye kaydırılarak, farklı konularla birleştirilmiş.  Gerçek anıları incelendiğine, Morgenthau’nun Eylül 1915 tarihine kadar Ermenilere kötü bir şey olduğunu düşünmediği belliyken, 1918’de basılan kitabında sürekli bu konunun üstüne düşünüp konuştuğu hissi veriliyor.

 

Büyükelçi Morgenthau 1915 Nisan’ının ilk günlerinde, 25.000 silahlı Ermeni’nin Van il merkezindeki Türk – Müslüman mahallelerine saldırdığını, bu sayının hiçbir kaynak tarafından 10.000’in altında Düşürülmediğini, 25.000’in herhalde gerçeğe daha yakın olduğunu 25 Mayıs 1915 tarihli mesajında ABD Dış İşleri Bakanlığına göndermişti…

 

 

Sonradan anılarında ve Hikâye Kitabında, Talat Paşa’yı şeytanlaştırmak için bir gayret sarf edildiği fark ediliyor.  Söylemediği sözler, sanki Talat’ın ağzından çıkmış gibi yazılmış.  Talat genelde, çocuk ruhlu, ciddiyetten uzak, azınlık kayıplarını alayla karşılayan, Müslümanlığı da takmayan, Morgenthau’nun ağzına bakan, ona gelen telgrafları okuyan, genelde bir devlet adamından çok Morgenthau’nun şamar oğlanıymış gibi gösterilmiş.

 

Basılmadan önce, kitabın müsveddelerini gözden geçiren Amerikan Dış İşlerinden en yüksek derecedeki sorumlusu Ekselansları Robert Lansing’in de Talat ve tüm Müslümanları küçülten bazı ilaveler yaptığı anlaşılıyor. 

 

Aynı şekilde, Enver Paşa ve diğer JönTürk liderleri ile Alman Büyükelçisi Wangenheim aleyhinde de günlüğünde not düşülen anıları ile özel mektupları ve hatta ABD Dış İşlerine yolladığı raporların arasında bulunmayan bazı ilavelerin sonradan yazılan kitaba eklendiği görülüyor.  Bu tespit, Morgenthau’nun İstanbul’u terk ettikten kitabını yazmasını gerektiren zamana kadar geçen iki yıl içinde, şahit olduğu olayların sebep ve sonuçları hakkındaki görüşlerini çok değiştirdiği intibaı bırakıyor.  Malum nedenlerden birisi Wilson’un savaşa katılmak arzusuna taraftar toplamak gayreti olabilir.